3 Ekim 2007 Çarşamba

ÖNYARGIYA MEYALİM VALLAHİ GEÇMİŞTEN


aşağıdaki yazıda geçen kişi ve kurumlar pek hayal ürünü değildir.sonradan eklemeler,uydurmalar elbette vardır,olacaktır.rahatsız olunup "ay salak bu ya,hatırladığın şeylere bak boşadam,olayı çarpıtmışın,:)güzel ya,"denmesi halinde eyvallah denilecektir."senin mına korum sil,sevgilime söliiiim de seni dövsün,küçükkende böyle kompleksliydin" tarzı açıklamalarda ise hemen silinecek,sinilinicektir.(sinmek)



geçelim mevzuya canikom, giriş paragrafı yapamadığımdan her giriş paragrafında yapmacık oldugumdan sana daha doğal ve içtenlikli ifadeler düşünüyorum. çünkü sen buna değersin:)(yazıyı baştan sona oku diye yalanıyorum,anla artık)o yüzden uzatmıyoruz geçmişimin satır aralarında yolculuğa gidiyoruz.(hadi biletlerinizi alın gibi iğrenç bi espri bekleme,yapmam)(ha bak naptım,parantez içinde sürekli iç ses verdim,sende beni samimi sandın,açıgını söylüyo sorun yok o zaman dedin)(demedin mi?)(..)(...)fln



sene 96-97 fln yani benim ilkokul 3 yada 4 e tekabül eden günlerim.sınıfın sessiz, sakin, uslu ama "beklenen gün gelsin hepinizi sıraya dizip,aranıza karbon kağıdı koyaraktan topnuzu neyse.." kindar kişilerinden biriyim.andımızı o kadar gür, şaşalı okutmama rağmen bando takımına girememişim "ankaraizmirgeliboluvan" diyemişim,onun yerine izci şendir,kamp yapcaz biz heyoo,karşıki dağlar vb nidalar eşliğinde cumhuriyet bayramı törenlerinde maymun olmuşum.sanıyorum o zamanki bu psikolojime hak vermeniz sizi derin bi vicdan azabından kurtaracaktır.hep kendimi anlatıyorum lan baktım hay allah..bi vites atıp karakterlere geçelim



bizim sınıfın servet-i funun geyikleri gibi idealize edilmiş belirli kahramanları mevcut.özellikleri belli: çalışkan uslu muslu.. o tipler içinde en öne çıkan -hatta öyle ki sınıfa giren müfettişe bakışlarıyla bile "sana soru sormazsam çatlarım kız, kalk bakim,kışın neden siyah giyeriz,leylekler ne zaman göçer,kitap okurken ışık nerden gelmeli" dedirtecek endama sahip,"yarınki hayat bilgisinin 3. ünitesini ben anlatabilir miyim öğretmenim,2 sene öncesinden çalışmıştım" diyebilecek kadar cesur,belirli gün ve haftaların vazgeçilmez sunucusu olup " arkadaşlar dünya kooperatifcilik haftası şiirlerini dinlemicekseniz lütfen gidin" diyerek koca okulu susturacak lobide,o yaşta bize oranla çoook çok geniş vizyona sahip,güzel bakımlı,alımlı- anlıyacağınız bir süperstar var.baştan belirteyim "ilkokul 4 büşra" şimdi çok değişmiş es kaza yazıyı okursa bana gülümsemekten başka bişey yapmıcaktır.



bide sabahçılarda bi çocuk var,oh rahatladım,hem isim verim hem soyisim: murat kavak..o da tahmin ettiğiniz üzre o grubun süperstarı.yanlız erkek süperstar olmak öyle basit değildir.kızlar gibi çalışkan ve baskıcı olmak yetmez.bunlara ek olarak servis şöfürüyle acayip geyiğin olması lazım mesela.yeri geldi mi servisi esprilerinle kırıp geçirmen, büyük sınıflarla dayak yemeden dalga geçebilmen gerek,ya en öne ya en arkaya oturabilirsin başka şansın yok.bunlar kolay da sporun her türlüsünde de en iyi olacan,futbol ana menü basket alternatif tabi..kızlar-erkeklere karşı ebelemeç oyununda hep en son kalan sen olmalısın, kızların "muratı da ebelersek,onlar ebe olcak,hadiii" bağırtıları eşliğinde kıvrak ve seri deparlar atman gerek,oldukça yorucu..yakartopta bir can iki can hadi sayalım 10 9 8 7..1 "ya offf yine erkekler orataya" dedirtmelisin.."action man çıkartmalarında" 36. parçayı bulan arkadaşın varsa o da bonusun..giyim kuşamı atlıcaktım, vazgeçtim. o da kritik nokta, farklı olmalısın şu örnekle renklendiriyim,biz murat'la bursluluk sınavına gittik,adam takım elbiseyle gelmişti elinde de mühendis çantası bense pantol üste de bi penye,ağzımda polo şeker..amma ezdim kendimi lakin şu var ki murat lisede de aynı ilgiyi gördü,süpersonik sempati gücüne vakıf olmasından kelli hehralde,ben bir kıza laf soksam,kız cinnet seansına geçip beni parçalama cürretine girişirken,aynı lafı aynı vurguyla,noktalama işaretlerini kayırmadan,tonlamayı da es geçmeden birebir murat söylese,kız "":):) ay ne şekersin sen,demek öyle ha ben içtenpazarlığım ha,öyle diyosun yani:),çok kötüsün murat:), gel senin bi yanaklarını sıkiim"" oldu.mına koyim ben öyle adaletin.



"durun siz kardeşsiniz" diycek halimiz yok ya bu iki süperstar çıkma sürecine girdiler.biz kızlara "önümeee geleneee bir tekme" ninjalığı yapıyorduk halbuki,"hadi gidelim/ nereye /boklu dereye" diyaloğuna girecek arkadaş arıyoduk,benim şahsi felsefem "önce hüplet sonra gümlet" idi en sevdiğim filozof da Burak Kut'tu,şimdi burak kıt olmuş diyolar bilemem.çok erken oldu çok..onlar erdi muradına biz çıkalım tahtaravalliye dememizi bekleyebilir misin?büyük bi çalkantı yaşandı sosyal çevremde,ardı kesilmeyen 3. tekil şahıs teatrileri,fikir alışverişleri,komplo teorileri(şaka lan yuh) şöyledirböyledir fln hepsi o iki çocuğa dayalı, yanlız duur işte.benim daha o yaşta ertuğrul özkök misali sosyolog yanım ağır bastı,incelemeye koyuldum.önce büşra ya yakınlaşmam lazımdı;iletişim,dosya aktarımı fln değil a akıllım, sınıftaki yer sıra sandalye olarak,malum sınıf 40 kişilik afacanlar arenası.gittim ona yakın bir çocuğun yerine oturdum,çocuk burası benim yerim deyince " yok yaaa tapusunu göster,tapusunu göster,tapus..(çarpı40)" dedim atlattım.



OTURMAZ OLAYDIM.ben küçükken de merak ederdim sanat kim için fln sanat sanat için mi toplum için mi nedir,bilelim.sanatı geçtim de meğer "aşk gündem içinmiş" mına koyim.kafanızı hafifçe kavislendirdiğinizi "nası ya" şeklinde baktığınızı,terbiyesiz doğru yaz dediğinizi duyar gibiyim.bende sizin gibi genel saflık sigortasından emekliyim,ben sanıyorum aşk cinsel kaygılardan uzak(ilkokulda öyle olmaması imkansız onu geçelim hadi),böyle kızaran yanaklar,pır pır,içimden trenler geçiyo anne,belindeki kemer olayım,kalbi hop hop,kovaladıkça kaçan haçlıbirliği misin(yok bu olmadı),kalp şeklinde yastık,çiöek böcük,ah marry vah marry,bi parçasın içimde fln ne bilim öyle şeyler.yok değilmiş.



ablamız murat'ı satranç oyuncusu yerine koyup ona stratejik planlar hazırlarken,ilişkiyi de oluşturduğu şöhret marketinde bi promosyon ürünü olarak ele alıyo.sadece bunla kalmıyo kendisinden sonra gelen yada önde giden tüm jenrasyonları etkileyen bir akım başlatıyo hatta öyle ki bu akım kayahan'ı derinden sarsıyo ve yüreğinden kopup geldiğine inandığımız(sittir) şu dizelere yansıyo,dinle bak ne diyor kayahaan aabi: "bizimkisi bir aşk hikayesi siyah beyaz FİLİM GİBİ BİRAZ".burda vurgu nereye? büyük harflerlen yazılmış yere,birazı fazla bizimkisi tam film gibi olsun,çalkantılı olsun,fırtınalar koparsa kopsun sürüklesin ikimizi,arzular tutuştursun bizi,razıyım sonuna yeter ki film gibi olsun.-ebru gündeş/soundtrack parça07
tabi biz sınıf olarak murat'a enişte,damat misyonu yüklüyoruz kendi medya alanımızı yaratıyoruz.murat top oynuyo,basket sektiriyo,"halısaha maçı yapalım" teklifleri sunuyo,ısınıyoruz,kanımızı kaynıyo.ayriyetten sınıfa konuk öğrenci olarak geliyo,o geldiği zaman büşracım sanki dünya üzerinde kimsenin bilmediği bir sırra vakıf olmuş gibi kasılıyo,kasılması yetmiyo hemen "öğretmenimbuderskikonuyubenanlatabilirmiyim" saldırısı ile ortamı ele geçiriyo.
büşra: -evet şimdi bu soruyu konuk öğrencimiz murat'a soralım,evet murat,canlılar dünyasında bıkbıkbıbkıkbık oldugunu biliyoruz(yani ben biliyorum murat baştan belirttim de) o halde bıbkbıbkbıbk denen zızkzızkzıkık mıdır?tartışarak açıklayınız.
murat:-biz o konuyu daha işlemedik.(hınzır bi gülümse)
BÜşra-hımm şey kem küm o halde turbulans cevap versin
turbulans:ben parmak kaldırmadım ama öğretmeniim
büşra:şu an öğretmen benim anladık canım anladık,çalışmamışsın.
benzzer sahneler bol bol tekrar ederken;

zaman geçiyor,belirli gün ve haftalar şiirler kompozisyonlar eşliğinde birbirini kovalıyor.bu zaman zarfı içerisinde film devam ediyor,yönetmeni hem yazdıgı hem oynadığı filmine artık hüzün katmak istiyor."bim bam bom, çok şükür dostlar,benimde artık bir sevgilim var" coşkusu kabak tadına yaklaşıyor çünkü.o da ne kuzum,bu arabesk dekor seyirciyi resmen cezbediyor,oyuncular işlerinde daha bir cevval oluyor,artık tozdan nem kapılıyor bulut olup ağlanıyor..ablamız "ben anlatamam öğretmenim,bu konuya çalışamadım" derken seyirciler gözyaşlarını tutamıyorlar,en arka sıralarda bir pankart göze çarpıyor "40 yılda bir gibisin"..



ben tüm bunları görüyorum,şaşırıyorum,dağılıyorum,paramparçalanıyorum hemen kamoyu nabız yoklaması yapmalıyım diyorum,bağırıyorum:"büşrayı sevmeyen elime mum diksiiin,büşrayı sevm..."lan kimsede kıpırdama yok,dönüp bakma yok.acaba diyorum mason oyunu mu tüm bunlar,yok ya o geyiğe de lisede başlıcaz.neyse sınıfta en arkada oturan,hayatını sert sessiz idame ettiren,fıstıkçı şahap'ın kuzeni olduğuna inandığım bi çocuk var,adı görkem.bu işi çözse çözse anca o çözer diyorum varıyorum yanına,gelişimden anlıyo dede korkut misali bağdaş kuruyo sıranın üzerine görkem.bakalım ne söyler "dedem görkem"



Görkem:olayı incelemeye,araştırmaya,mübalağa varsa ölçmeye çalışmadım,kasamam.baştan sona okumayada üşendim.zaten yazıda beni kullanmanın nedeni de sırf istanbul'dan istediğin kitapları aldırmak için yalakalanma,anlamadık değil.

ben:olsun abi yalakalık sana olsun,yazıya bi karakter daha laızmdı seni seçtim,yalnız yazının dinamiğini bozuyosun,üçüncü sınıftayız unutma.

Görkem:iyi hadi.öncelikle yavrum,bu ilişkide iki kişi yok,şurda gördüğün abaküsteki boncuklar gibi renk renk insan var.sadece ikisinin olması için,ikisininde "sadece ikimiz olalım"ı istemeleri gerekirdi.ama belki biri belki ikisi bunu istemiyorlar.seninde yıllarca aradığın "bisevgilim olcaksa sadece ikimiz arasında olsun" sistematiğini reddetmişler. hem daha çocuk lan bunlar neyin geyiğini yapıyosun sen aq?

ben:aq mu? ya olm beni delirtme içine ettin yazının,"aq"nun bulunmasına daha 9 yıl var.

Görkem:ya tamam,konuya zıplayalım.insanlar aslında yaşamadıkları trajediyi yaşayanları çok çok sever."gelin-kaynana","aile dramı","ayrılamalar,boşanmalar","genel cinnet" vb formatlar tv showlarda çok sıktır..mesela ben şimdi çatıya çıksam intihar edicem desem,oraya bi ton adam toplanır,o kalabalığın nedeni budur işte.bana yardım etmek değildir amaçları.bi çok insan formula 1 yada farklı yarış sporlarını hız merakından değil "offf bi kaza olmuş abicim" demek için seyreder.türk sinemasında "emrahın annesi nedeyinle yaşadıkları","ben piç değilim sezercik","araba çarpınca gözü kör olan kadir inanır","zengin kız küçükhanımın gariban şöfürünü ezmesi","hulusi kentmen harcindeki tüm fabrikatorların şerrrefiz ve paragöz olması ve işçilerine çakması" bundan tutulmuştur ondan izledik belki onları..kurt cobain yaşamına son verdi,yazıdığı mektupla efsane oldu mesela.sen şimdi burda iki şeylen muhattap oluyosun biri bu dediğim trajedi sevgisinin aldığı yüksek prim,ikincisi ilişkiye dışardan müdahaleye; aksiyon olsun,nam olsun yürüsün diye izin verme hatta teşvik etme..yanlız yazıyı accayip dağıtmışın bende anca bi nebze topluyorum.
ben:izleyicilermize vermek istediğiniz son bi mesaj var mı hocam,süremiz bitti yönetmenim el haraketi yapıyo

görkem:yönetmen haraketin kralını yaparım sana.neyse kısaca özetliyelim..ilişkilerimizzde 3. şahıs faktörünün ince dengesini çok çok iyi kurmalıyız.kendimizi tatmin etmek için,çevremize yaranmak için,aşk için,sevgü için dış mihrakları kullanmamalıyız.beraber bir duvara tırmanırken,kayıp düşdüysek aşağıda ağlayıp milletide yanımıza çekmek,gözyaşımızı sildirmek yerine tekrar tırmanaya çalışmalıyız kii trajediden prim alan kıvırtması baki zenneler olmayalım.

ben:ayrıca çiçekleri kopartmamalıyız,söz almadan konuşmamalıyız,zil çalıdığında zinciri kopmuş aslanlar gibi kantine bahçeye koşmamlıyız,en azından evimizin bir yerin kabataslak,kuşbakışı çizilişini yani krokisini çizmeyi bilmeliyiz.böyle yazılar yazmamalı yazanları uyarmalı ve engellemeliyiz.